MUM IŞIĞINDA
Siz hiç gecenin en karanlığında ve en sessizliğinde bir mum
yaktınız mı? Ben yaktım…Önce bir kibrit buldum cebimde. İlk eylemimle gecenin
sessizliğini yok ettim. Etrafı hafif bir kükürt kokusu kapladı. Yanık kokusunu ufaklığımdan beri severdim.
Mumdan müsaade isteyerek kibriti ona yaklaştırdım ve karanlığı kendi çabasıyla
parçalayan bir alev birikintisi aydınlattı. Ben karanlığı o gece atlattım.
Mumun alevi karşımda mutluluktan dans ederken onu izleyip keyif almaya çalıştım
ancak neden mutlu olduğunu anlayamadım. Bu dans o derece bir incelik taşıyordu
ki belki de anlamak istemedim ilk başlarda. Kendisini bitiren tüketen alevle
sonuna sebep olacağını bile bile dans ediyordu mum. Hem ateş hem mum mutluydu
bu ortaklıktan. Bu olayı bağdaştırıp ders çıkarmalıydım. Beynimi zorlayıp
hayatımdan bir nokta aradım dakikalarca. Kararımı vermiştim mumun benim
hayallerim olacağına. Hayaller….
Hayaller zaten birer mum değil midir? En bittim dediğin anda
onlara sarılırsın ve en büyük karanlığını onlarla aydınlatmaya çalışırsın. Çoğu
zaman başarısız olursan bile üzülmemelisin çünkü dedikleri gibi “mum dibine
ışık vermez”. Sen hayallerinle sadece etrafını aydınlatırsın sadece ufak bir
ışık parıltısı kalırsın. Mesela hayatına birisini alırsın onun hayaliyle
yakarsın bir mum daha ve dibin hiç ışık görmese de sen onu aydınlatırsın. Belki
de beraber en zifiri karanlıklarda yüz yüze bakmanızı sağlar bu ufak parıltı. Sen
en zifiri karanlıklar da bile onun gözlerinin parıltısıyla aydınlanırsın ama
ihanet etmek istemezsin mumlara. Çünkü mumlardır senin hayallerin. Karşımdaki
aynada kendi suratımı gördüm ve ufak bir şiir okudum kendi kendime…Elbet
benimde bir sonum olacaktı aynı bir süre sonra bitecek mum gibi. Yanan mumun
sıcaklığıyla bir nebze de olsa ısınan suratım bir gün soğuk toprağın altında
üşüyecekti. Orda bir mum yakamayacaktım ve her saniyem hayattayken akıp
gidiyordu. Ben buna engel olamıyordum her senfoninin sonu gibi muhteşem bir
ölüm vardı biraz ötemde. Sessizliğim zaten ölü olduğumun belirtisidir. Bedenen
yaşamanın bir manası yoktur konuşamıyorsan, sessiz kalıyorsan. Her insan
aslında hayallerden oluşur, hayallerini anlatıp uğruna mücadele ettiği sürece
yaşar. Hayaller yakar seni bir tutam aydınlık saçarsın ve sende mum gibi
yanarak son bulacaksın. Kafamda bu düşünceleri yaşarken mumun giderek
azaldığını fark ettim fakat hala dansına devam ediyor hatta ilk zamanlarından daha
ihtiraslı daha istekliydi. Ve benimle sohbetini sürdürüyor bana bir çok ders veriyordu… Bana en son sözlerini söyleyeceğinin o da
farkına varmıştı ve bu sefer daha içten yaklaşmaya başladı. Hiçbir zaman
susmamalıydım her zaman hayallerimi anlatmalı ve mücadele etmeliydim. Gerekirse
bu çabalarımdan yorgun düşüp kolumu kaldıramasan da konuşmalıydım çünkü insan
susunca söner bütün ışıkları ve son anında susmuş olan mum en büyük dersi verdi
bana. İnsan da mum gibidir ve mum sönmeden önce en son dibini
aydınlatır…Karanlıkla alakalı hayalimi kurarken cebimdeki kibrit kutusundan bir
kükürt kokusu daha yayıldı aynı çocukluğumdaki gibi koktu….
Yorumlar
Yorum Gönder