EN UCUZ SİGARA

Kerim hızlı adımlarla Arnavut kaldırımlarında yürüyordu. En yakın bakkala girip cebinden buruşmuş kağıt paraları çıkardı ve bakkalın yüzüne bakıp:
“sigara en ucuz sigara”
Diyebildi. Bakkal karşısındaki genci görünce diğer müşteriler gibi ona da aynı muameleyi yapmıştı ve hiç konuşmadan arkasındaki reyondan sigarasını verip para üstünü dönüş yaptı. Birkaç bozuk parayı Kerim’in avcunun içine boşaltıp kasanın orda ki televizyona bakmaya devam etti. Kerim sigarayı bir hışımla açıp bir tanesini çıkardı ve hemen yakma gereksimi duydu. İlk dumanla beraber sigaradaki karbon monoksit ciğerlerine doldu ve kan akışına karışan katran kanını katılaştırıp akışı yavaşlattı. Bu yöntem Kerim’i biraz daha rahatlatmıştı paketlerin üzerinde yazan “sigara içmek kalbinize zarar verir” yazılarının Kerim gibi insanlar nazarında hiçbir ehemmiyeti olmazdı anlık rahatlamaları yaşlılık rahatsızlıklarına tercih etmelerinin sebebi zaten ileriye dönük planları olmamasıydı. Kerim sigarasını içerken dalgın dalgın yürüyordu ve ayakları götürüyordu kalbinin nereye gitmesini istiyorsa. Kerim dar bir sokakta arkasından gelen arabanın korna sesiyle kendine geldi. Kafasını kaldırıp yolun kenarına geçti ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Bu sokaklar çok tanıdık gelmekteydi ona hafızasını biraz zorlaması yetip artmıştı bile. İşte burası tam olarak adımının bulunduğu noktadan beraber yürümüşlerdi Türkan ile ve en güzel bakışları en sahici gülüşlerini bu yolda yürürken yapmışlardı. Kerim birden gözlerini açıp karşısına bakınca yüzü bembeyaz olmuştu. Bunun gerçek olması imkansızdı tam karşısında kendisinden beş altı adım ötesinde Kerim ve Türkan yürüyorlardı hem de aynı gülüşmeler aynı bakışlarla. Kerim kendisine gelmek istemeyecek kadar sarhoş olmuştu bu görüntüye ve onları takip etmeye başladı izleye izleye… Köşeyi dönerken Türkan’ın kafasını kaldırıp saçlarını savurarak Kerim’e bakması en vurucu ok darbelerinden bile daha çok can yakıyordu geriden yürüyen Kerim için… Aynı şekilde devam eden yürüyüş bir otobüs durağında son bulmuş ve Türkan teşekkür edip Kerim’in elini sıkarak otobüse binmişti. Karşısındaki hayal bir anda kayboldu ve otobüs durağında kalmıştı kafasını kaldırdığı zaman önüne yolcu almak için bir otobüs gelmişti ve şoför ön kapıyı açıp Kerim’e bakmıştı
“Binecek misin hemşehrim”
Dedi şoför sesi biraz aceleci şekilde ve Kerim’i harekete geçiriciydi. Kerim hiç tereddüt etmeden otobüse bindi ve en arkadaki tekli koltuğa oturdu. Otobüsün camından dışarıyı izliyordu ve adeta Yeşilçam filmlerini oynatan sinemaların matinecileri gibi birer film şeridi gibi geçip gidiyordu yollar. Kerim yolları usta bir izleyici gibi izleyerek bu seyahati tamamlamak niyetindeydi. Ve bir anda ilerideki durakta inmek istedi. Ayağa kalkıp arka kapıya ilerledi ve otobüsün durmasını bekledi. Otobüsten inince tekrardan yürümeye başladı düşünmeden çünkü kalbi yön veriyordu bugün seyahatine. Kerim biraz daha yürüyünce birden kafasını kaldırdı ve karşısında Türkan’ı gördü bu sefer hayal değildi işte gelmişti Türkan’ın karşısına… Eli ayağı heyecandan birbirine dolanmaya başlamıştı sakin kalmak zorundaydı çünkü Türkan ile konuşacaktı. Heyecanını yenmek için bir tane daha sigara çıkardı paketinden ve ateşledi çakmağı ile ilk dumanı alınca rahatladı ve dökülmeye başladı kelimeler ağzından;
“Merhaba Türkan. Lütfen beni dinle söz çıkmam daha karşına çıkarsam şerefsizim ama beni lütfen dinle. Türkan ben unutamıyorum seni her geçen saniye içimde ateş artıyor ve her geçen zaman beni daha da çok yıpratıyor. Bak işte tam şuram acıyor her gece nasıl geçer bende bilmiyorum. Bizim mahallede bir abi var o görüyor her gece benim avare avare gezmemi ve her gece o konuşuyor benimle. Bak daha dün gece ne dedi biliyor musun “unutursun Kerim insan annesini,babasını da çok sever ama onlar öldükten sonra acısını bile unutur zamanla sende unutursun yeter ki iste” bunları bir çırpıda hiç düşünmeden söyledi. Biliyor musun Türkan ufakken benim bir muhabbetkuşum vardı adı Huysuz şimdi ne alakası var deme daha altı yaşındayım ve benim en sevdiğim dostum Huysuz. Ama Huysuzu görmelisin adını hakkediyor. Bir sabah Huysuz’u yatarken gördüm ama daha önce ben Huysuz’u hiç böyle yatarken görmemiştim. Kafesinin başında bekledim ve uyanınca ona akşam gördüğüm rüyayı nasıl anlatacağımı düşündüm. Babam geldi yanıma ve Huysuz uyanmadı hala babam kafesi açtı ama Huysuz yine uyanmadı, babam en son eline aldı Huysuz’u bana bakıp onun bir daha hiç uyanmayacağını söyledi o zaman yine şuram yanmıştı. Aradan 2 yıl geçti ve yine bir gün sağanak yağmur yağıyor evden şemsiyeyi kaptığım gibi koşarak çıktım dışarı ve Huysuz’u gömdüğümüz yere gidip toprağın üzerine sapladım şemsiyeyi yağmur bitene kadar bekledim başında. Sırılsıklam olmuştum ve ben içimdeki yanmayı o yağmurda söndürmeye çalıştım. Sana bunu neden anlatıyorum diye düşünüyorsun hani ölümü bile unutursun demişlerdi ya unutamıyorum ben unutmak istemiyorum. Ben seni çok seviyorum uğruna ölmek kolay ben senin uğruna yaşamayı tercih ediyorum ve başka birisini değil ben seninle yürümek istiyorum. Aslında bu sabah evden çıkarken hiç seninle konuşmayı düşünmemiştim ama o araba kornaya basınca olanlar oldu. Önce bizi gördüm yürüyorduk yolda bakma bana öyle delirmedim ben yada delirdim ulan evet delirdim. Seni görebilmek için delirmem gerekiyorsa delirdim. Elini tutmak istiyorum ben Türkan senin ellerinin içinde kaybolmak ve yüreğimin en büyük tebessümünü yüzüme taşımak istiyorum. Durup dururken içime kasvet değil senin mutluluğun çöksün istiyorum. Ben artık seninle mutsuz olmak bile istiyorum….”
Konuşmanın sonu hiç gelmeyecek derece sürdü belki dakikalar saatleri kovaladı ama Kerim yorulmadı anlatmaktan bazen ağladı bazen tebessüm etti. Ve her heyecanlanmada yakılan ardı ardına sigaralar eşlik etti bu iki sevgiliye. İlerlerden bir ses duyuldu ve ufak bir el feneri o zaman fark etti Kerim gece olduğunu bu ses tanıdık bir sesti;
“Kim var orada?”
Kerim irkildi ve o sesle kendine geldi Türkan hiçbir şey söylemeden duruyordu karşısında ve dudaklarını yaklaştırdı Kerim ufak bir öpücük kondurdu Türkan için, Kerim’in dudakları mermerin soğukluğu ile büzüşmüştü ve elleriyle beyaz mermerde Türkan yazısını okşadı ardından bir avuç toprak alıp cebine koyarak koşmaya başladı. Saatlerce yürüyüp zaman zaman koştu…
Bir sokağa girdi yürümekten yorulduğunu fark etti. Gözleri ile etrafı süzdü. İçinden tekrar yürüme isteği geldi ve adımlarını hızlandırdı Arnavut kaldırımlarda hızlı adımlarla yürüdü en yakın bakkala girip cebinden buruşmuş kağıt paraları çıkardı ve bakkalın yüzüne bakıp:
“SİGARA EN UCUZ SİGARA”
Diyebildi. Bakkal karşısındaki genci görünce diğer müşteriler gibi ona da aynı muameleyi yapmıştı…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MUM IŞIĞINDA

SARILMAK İSTERDİM AMA...